Tarık Ali/İslam Dörtlemesi:
Nar Ağacının Gölgesinde, Selâhaddin'in Kitabı, Taş Kadın(Everest Yayınları, Çeviren: Mehmet Harmancı)
"Körfez Savaşı'nın patlak verdiği yıldı. Amerikan, İngiliz ve Fransız uçakları Bağdat'ı bombalarken Batılılar ise savaşı bir video oyunu gibi seyrediyorlardı...Beni en çok kızdıran şey de bir İngiliz televizyon spikerinin bu olayı haklı göstermek için, Arapların siyasal kültürü yoktur, demesiydi. Ben de buna tepki olarak İslam kültürünü ve tarihini araştırmaya karar verdim; ilk olarak da bu romanı (Nar Ağacının Gölgesinde) on beşinci yüzyıldaki İspanya'da İslam'ın Avrupa dünyasından nasıl silindiğini yazdım. Ben tanrıya inanmam ancak bir yazar olarak tarih ilgi alanıma girer. Kitap özellikle İspanya ve Almanya'da çok beğenildi. Ve dostum Edward Said, bana artık bu konuda yazmaktan vazgeçemeyeceğimi çünkü başka hiç kimsenin iki
medeniyet arasındaki çatışmayı anlatan kitaplar yazmayacağını söyledi."
Tarık Ali, İslam Dörtlemesi'ni yazma hikâyesini böyle anlatıyor:
1943 Lahore (Pakistan) doğumlu Tarık Ali, siyasal yönden muhalif bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelir. İlk gençlik yıllarından itibaren politikaya ilgi duymaya ve Marx'ı okumaya başlar. Lise yıllarında öğrenci yürüyüşlerine ve kitlesel hareketlere katılmaya, emperyalizme karşı sesini yükseltmeye başlar. 1962 yılında, bağımsızlığını yeni kazanmış Kongo'nun lideri Patrick Lumumba, Batılı güçlerin işbirliğiyle öldürülünce Pakistanlı öğrenciler ABD'nin Lahor'daki elçiliğine yürüyerek durumu protesto ederler. Polis öğrencilerle çatışmaya girer. Bir öğrenci öldürülür. Pek çok öğrenci de tutuklanır,göz altına alınır. Orduda görevli bir aile dostlarının, Tarık Ali'nin ilk fırsatta tutuklanacağını, derhal ülkeyi terk etmesi gerektiğini söylemesi üzerine Tarık Ali'nin İngiltere macerası başlar.
1963 yılında Oxford Üniversitesi'ne başlayan Tarık Ali, burada ufkunu daha da genişletecek ve 60lı yılların öğrenci hareketinde önder isimlerden biri olacaktır. Öyle ki, Mick Jagger, "Streetfighting Man" şarkısını Tarık Ali'ye ithaf eder.
O günlerden bugüne muhalifliğini sürdüren Tarık Ali'nin yayımlanmış pek çok kitabı var. Siyasi incelemeler, romanlar, tiyatro oyunları yazan Tarık Ali, BBC televizyonu için belgesel film de yaptı. Halen Londra'da yaşayan yazar, aynı zamanda New Left Review dergisinin editörlüğünü sürdürüyor.
11 Eylül'den sonra yazdığı Fundamentalizmler Çatışması'nda ( Çev. Abdullah Yılmaz, Agora Kitaplığı), İslamcı militanların "dini köktenciliği" ile ABD'nin "emperyal köktenciliğini" eleştiren Tarık Ali, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgali üzerine Bush Bağdat'ta ( Çev. Osman Akınhay, Agora Kitaplığı) adlı kitabı yazdı.Tarık Ali'nin son iki kitabını okuyunca 90lı yılların başında kaleme aldığı İslam Dörtlemesini de okumak istedim.
İslam Dörtlemesi, şimdilik üç kitaptan ibaret. Tarık Ali, romanlarını İslam dünyası ile Hıristiyan dünyasının karşı karşıya geldiği üç önemli olay üzerine kurmuş.
İlk kitap, Nar Ağacının Gölgesinde, bizleri 15.yüzyıla götürüyor. 1492'de Gırnata'nın düşüşü İslam dünyasının Avrupa'daki sonu olur. Kraliçe İsabel ve Engizisyon yönetimi, ülkedeki Müslümanları ve Yahudileri ya din değiştirmeye ya da ülkeyi terk etmeye zorlar. İslam kültürünü de yok etmek isterler. İşlerine yarayacak tıp ve bilim alanındakiler hariç tüm kitapları, tüm el yazmalarını bir gece ateşe verirler. Romanda, bu baskı ortamı içinde yaşayan bir ailenin, El Hudeyl kabilesinin hayatını okuruz. Kabilenin başı Ömer bin Abdullah, atalarından kalan toprakları terk etmek istemez. Din değiştirmeyi de kabullenmez. Doğduğu topraklarda kalacak ve sonuna kadar direncektir.
İkinci kitap,Selâhaddin'in Kitabı, Arap dünyasında halen çok saygı duyulan bir kişilik olan Selâhaddin Eyyübi'nin 3. Haçlı Seferinde (1187) Kudüs'ü Haçlılardan geri alışı üzerine kurulu. Olaylar, hayali bir kahraman olan Katip İbn Yakub'un ağzından aktarılır. Selahaddin, Kudüs seferine çıkmadan evvel İbn Yakub'a anılarını yazdırmaya başlar. Bu tarihi olayın tüm ayrıntılarını gelecek kuşaklar için ölümsüzleştirmek ister.
Üçüncü kitap,Taş Kadın'ı ise Osmanlı'nın köklü ailelerinden birinin kızı Nilüfer'in kaleminden okuruz. Eşi ve çocuklarıyla birlikte Konya'da yaşayan Nilüfer, 1899 yılında baba evine geri döner. Aynı yıllarda "Avrupa'nın hasta adamı" Osmanlı İmparatorluğu da son günlerini yaşamaktadır. 20. yüzyıl karanlık ve çirkin yüzünü yavaş yavaş göstermeye başlamıştır.
Bütün bu olayları, Tarık Ali'nin hikâye anlatmadaki üstün becerisiyle soluk soluğa okurken, İslam kültürü hakkında pek çok bilgi ediniyoruz. O dönemlerde aile ve saray hayatının, kadın-erkek ilişkilerinin,cinselliğin nasıl yaşandığından tutun, Ortadoğu'nun en önemli yemeklerinden biri harrisaya kadar pek çok şey öğreniyoruz.
İlk kitapta,10.yüzyılda yaşamış bir Arap şairiyle El Maari ile tanışıyoruz. El Maari, Kuran-ı Kerim'i hicveden bir eser yazmış (El-Fusul va'-l Hayat).Tarık Ali, David Barsamian'la* yaptığı bir röportajda El Maari ile ilgili olarak şunları söylüyor:
'Sevgili El Maari, çok büyük bir şairdi. Kuran'ı hicveden bir eser yazmıştı ve arkadaşları kendisini kızdırmaya çalışırdı. 'Kimse,senin Kuran'ını okumuyor' derlerdi. El Maari de onlara şöyle cevap verirdi. 'Evet, ama bana biraz zaman verin. Eğer benim kitabımı da 20 yıl hatmederlerse, benimki de Kuran kadar popüler olacak.' O dönem, İslam'ın çok iyi bir dönemiydi.İnsanlar otoritenin her türlüsüne meydan okuyabiliyorlardı. Şimdikinden çok farklı bir dönemdi.'*
İkinci kitapta, büyük Yahudi hekim ve filozof Maymunides'e rastlıyoruz. Maymunides de aslen Endülüslü ancak Engizisyon'dan kaçarak Kahire'ye yerleşiyor. Maalesef El Maari'nin hiç bir eseri Türkçe'ye çevrilmemiş.Maymunides'in Şaşkınların Kılavuzu adlı eseri var ancak hekimliği ile ilgili hiç bir eser yok. Umarım bir gün bu eserler de dilimize kazandırılır.
Batı'yı da Doğu'yu da çok iyi tanıyan biri olarak Tarık Ali, okuyucuyu İslam dünyası ile ilgili olarak sunulmuş, dayatılmış basmakalıp imgelerin dışına çıkartıyor. Islam dünyasının neden bir reform yaşamadığını, Osmanlı'nın Rönesans'tan niçin etkilenmediğini, bu güçlü imparatorluğun nasıl paramparça olduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
* The Progressive Magazine,Ocak-2002